dalga

Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket. - isim

Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem.

Bir yüzeydeki kıvrım.

Saçların kıvrım genişliği.

Gizli iş, dalavere.

Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu.

Dalgınlık.

Geçici sevgili.

Geçici aşk ilişkisi.

Arka arkaya gelen kriz vb. olayların her biri.

Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi. - fizik

Örnek Cümle

Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı.

A. Erhat

Sıcak dalgası. Aerobik dalgası.

Geniş dalgalarla uzanıp giden ovaların yüzünde ne bir köy görünüyor ne de ufacık olsun bir ağaç.

M. Ş. Esendal

Film çevirme dalgasıyla para kazanıyorlardı.

S. F. Abasıyanık

Kısık sesinin her dalgası içimi korkunç bir acıyla tırmalıyor.

H. E. Adıvar